(Bu yazı SD Platform dergisinin 30. sayısında Mart 2014'te yayınlanmıştır)
Son yılların popüler kavramı Ar-Ge.
Herkeste “iyi/faydalı bir şey” olduğuna dair duygular uyandıran bu kavram,
belki de bu özelliği nedeniyle faydalı görülen tüm çalışmalara ad olarak
kullanılabiliyor. Siyasi partilerden, derneklere, futbol kulüplerinden kamu
kurumlarına kadar çok çeşitli organizasyonların teşkilat şemaları arasında
Ar-Ge birimini görüyor olmamız da bu kavramı oldukça farklı şekillerde algılamamızın
sonuçlarından biri sanırım. Ancak işin aslına baktığımızda, bu kurumların
çoğunun, içerisinde araştırma ve bir şekilde geliştirme içeren her türlü
faaliyetlerine Ar-Ge adı vererek yaptıkları işe bir çeşit büyü katmaya gayret
ettiğini söylemek sanırım abartı olmayacaktır.
Bu nedenle, bu yazıda genelde
ülkemizdeki Ar-Ge desteklerinden ve özelde de sağlık alanındaki -Ge
faaliyetlerinden bahsetmeden önce formal olarak Ar-Ge kavramını tanımlayacağız.
Sağlık alanında Ar-Ge yapmak isteyenlerin, nereden başlayabileceklerine dair
ipuçlarını da bu yazıda bulacaklarını ümit ediyorum.
Ar-Ge nedir?
Ar-Ge konusunda en temel
referanslardan birisi ilk defa 1963 yılında OECD ülkelerinin uzmanlarınca
hazırlan Frascati Kılavuzu’dur. Bilgiye dayalı ekonominin gelişimine paralel
olarak önem kazanmaya başlayan Frascati Kılavuzu, ülkelerin bilim, teknoloji ve
yenilik sisteminin planlanmasında önemli bir başvuru kaynağıdır. Bu kılavuzdaki
Ar-Ge (Araştırma ve Deneysel Geliştirme) kavramı şu şekilde tanımlanır [1]:
Araştırma ve deneysel geliştirme
(Ar-Ge), insan, kültür ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının
artırılması ve bu dağarcığın yeni uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması
için sistematik bir temelde yürütülen yaratıcı çalışmalardır.
|
TÜBİTAK’ın Ar-Ge tanımı da buna
oldukça benzerdir [2]:
Ar-Ge (Araştırma ve Deneysel
Geliştirme), insan, kültür ve toplumdaki bilgi stokunu artırmak ve bu bilgi
stokunu yeni uygulamalarda kullanmak için yapılan sistematik temelli yaratıcı
çalışmalardır.
|
Bu tanımlardan, Ar-Ge çalışmalarının
“sistematik” olması gerektiğini ve insan, kültür ve toplumdaki bilgi stokunu artırıcı
bir etkiye sahip olduğunu ve yine bu bilgileri “yeni” uygulamalarda kullanmayı
amaçladığını anlıyoruz. Yine anlıyoruz ki, ne kadar iyi, faydalı ve nitelikli
bir çalışma olursa olsun, bu tanıma uymayan faaliyetler Ar-Ge değildir.
Türkiye’de Devlet Destekli Ar-Ge
Programları
Ülkemizde Ar-Ge faaliyetlerindeki
devlet desteği her geçen yıl artıyor. Açık söylemek gerekirse, sadece Ar-Ge
yapmak değil; Ar-Ge yapılacak alanları belirlemek ve Ar-Ge destek programlarını
kaliteli bir şekilde yönetmek bile yıllar içerisinde edinilebilen bir kültürdür.
Ülkemizin son 12 yıl içerisinde bu alanda ciddi mesafe kat ettiğini tecrübeye
dayalı olarak ifade edebilirim. Aslında bu gerçeğin gösterilmesi için
birilerinin tecrübesine referans vermeye hiç hacet yok. Sadece TÜBİTAK
tarafından verilen desteklerin yıllara göre miktarları bile bu gerçeği açıkça
ortaya koymaktadır. Yazının sonraki başlıklarında bu istatistiklerden
bazılarını paylaşacağım. Ancak önce, ülkemizde Ar-Ge desteği veren devlet
kurumlarından ve destek programlarından kısaca bahsetmek istiyorum.
TÜBİTAK
TÜBTAK, bilimsel ve teknolojik
araştırma konusunda öncü gücümüz. Son yıllarda yürüttüğü çalışmalar ve
disiplini ile gerçekten iftihar edeceğimiz işler başarıyor. Başvuru,
değerlendirme ve proje destek süresindeki ilerlemelerin tamamını elektronik
olarak takip edebiliyorsunuz. Internet sitesinde, her bir Ar-Ge destek programı
hakkında detaylı tanıtımlar, başvuru adaylarını teşvik edici ifadeler ve onları
sık yapılan hatalardan koruyucu uyarılar bulmanız mümkün. TÜBİTAK tarafından
desteklenen programlar, ulusal ve uluslararası olmak üzere iki sınıfta inceleniyor
[3]. Genellikle başlarındaki kod numaraları ile de anılan bu destek
programlarının isimleri aşağıda yer almaktadır:
Ulusal Destek Programları
1512 - Girişimcilik Aşamalı Destek
Programı
1301 - Bilimsel ve Tekn. İşblğ. Ağları
ve Platf. Kurma Girişimi Proj. (İŞBAP)
1501 - TÜBİTAK Sanayi Ar-Ge Projeleri
Destekleme Programı
1503 - Proje Pazarları Destekleme
Programı
1507 - TÜBİTAK KOBİ Ar-Ge Başlangıç
Destek Programı
1511 - TÜBİTAK Öncelikli Alanlar
Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Yenilik P. D. P.
1514 - Girişim Sermayesi Destekleme
Programı (GİSDEP)
1602 - TÜBİTAK Patent Destek Programı
1505 - Üniversite-Sanayi İşbirliği
Destek Programı
1007 - Kamu Kurumları Araştırma ve
Geliştirme Projelerini D.P.
1601 - Yenilik Girişimcilik
Alanlarında Kapasite Artırılmasına Yönelik D.P.
1513 - Teknoloji Transfer Ofisleri
Destekleme Programı
Uluslararası Destek Programlar
AB 7. Çerçeve Programı
1509 - TÜBİTAK Uluslararası Sanayi
Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı
Görüldüğü üzere TÜBİTAK, kamudan özel
sektöre, üniversiteden bireysel girişimciye kadar “yenilik” ve inovasyon
peşinde olan tüm paydaşlara farklı programlarla destek olmaktadır. Aşağıdaki
istatistikler, TÜBİTAK’ın son yıllarda sağladığı desteğin nasıl çoğaldığını çok
net bir şekilde ortaya koymaktadır:
1995’ten 2012 yılına kadar TÜBİTAK
tarafından desteklenen firma ve projelerin sayı ve oranları Tablo 1’de
belirtilmektedir. Yapılan bu başvurularda projelerin ve firmaların başarı
oranları ise Tablo 2’de yer almaktadır.
Bu süre içerisinde TÜBİTAk tarafından verilen destek miktarı 2,9
Milyar TL’dir
(2012 sabit fiyatlarıyla). Desteklenen
projelerin firmalar tarafından karşılanan bölümleriyle birlikte toplam Ar-Ge
hacmi ise 5,6 Milyar TL’ye ulaşmaktadır.
Görüleceği üzere, yapılan başvuruların
ve başvuru yapan firmaların başarı oranı yarıdan oldukça fazladır. Bu
rakamları, başvuruların her geçen yıl daha da arttığı bilgisi ile birlikte
değerlendirdiğimizde, destek miktarlarının da aynı oranda arttığı şeklinde yorumlayabiliriz.
Şekil 1 ve Şekil 2’deki grafikler de bize son 10 yılda desteklerle proje
başvurularının nasıl artığını göstermektedir. Bu grafikler, ayrıca 1995-2012
arasında verilen desteğin de önemli bir kısmının aslında yine son 10 yılda
(2002-2012 arasında) verildiğini ortaya koymaktadır.
TÜBİTAK’ın, sağladığı bu destekler
sayesinde ülkeye sağladığı belki de en önemli faydaların başında, üniversite
sanayi işbirliğini artırması gelmektedir. Nitekim akademisyenler hem bu
projelerin içerisinde yer almakta; hem de tüm bu projelerin değerlendirme
(hakemlik) ve izleme süreçlerinde rol oynamaktadırlar. Bu sayede sektörün ne
tür projelerle uğraştığı, hangi problemleri çözmeye çalıştığına dair çok yakın
temas kurma imkânı bulabilmektedirler. 2002-2012 yılları arasında TÜBTAK
tarafından desteklenen projelerde hakem/izleyici olarak yer alan
akademisyenlerin sayısı Şekil 3’te belirtilmektedir.
Şekil 4’teki grafikten, 1995-2012 yılları arasında projelerde
görev alan akademisyenlerin görev aldıkları üniversitelere göre dağılımına
baktığımızda ise ilk 5 üniversitenin toplamın %43’üne ulaştığını görmekteyiz.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Cumhuriyet tarihi boyunca, iktisat,
ticaret ve sanayii alanında bakanlıklarımız hep oldu. Bu bakanlıklar kimi zaman
birleşti, kimi zaman ayrıldı, ama aralarında bilim ve teknolojiyi hiçbir zaman
alamadılar. Nihayet, bilim ve teknolojinin sanayi ile buluşması 2011’de Bilim
Sanayii ve Teknoloji Bakanlığının kurulmasıyla mümkün olabildi.
Bakanlığımız kurulduktan sonra daha
önce Başbakanlığa bağlı olan TÜBİTAK da Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının
“ilgili kuruluşu” haline getirilmiştir. Böylelikle TÜBİTAK, bir yönüyle bağlı
olduğu yerin yetkileri açısından bir düşüş yaşamış gibi görünse de, doğrudan
bilim ve teknolojiye odaklanan bir bakanlığın var olmasının orta-uzun vadede TÜBİTAK’ın
etkinliğini de artıracağına inanıyorum.
Nitekim bu birleşmeden sonra, daha
önce Sanayi Bakanlığı ile TÜBİTAK arasında Ar-Ge projelerine verilen destekler
açısından gözlemlenen bazı kesişmeler de yavaş yavaş ortadan kalmaya başladı.
Örneğin daha önce Sanayi Bakanlığı, sanayinin gelişmesi için firmalara ek
olarak Üniversitelere de Ar-Ge desteği veriyorken, TÜBİTAK da üniversitelere ek
olarak sanayinin gelişmesi için şirketlere de destek vermekteydi. Aynı amaçlar
için her iki paydaşın da desteklenmesinin kaçınılmaz olduğu bu durumda, ortak
bir planlama yapılamaması zaman zaman sorunlara neden olabilmekteydi. Bu birleşme
ile ortak planlar yapılmaya ve Ar-Ge destekleri konsolide edilmeye başlandı.
Baktığımızda Bilim Sanayii ve
Teknoloji Bakanlığının üç temel alanda Ar-Ge destek ve teşviki sağladığını
görmekteyiz. Bu üç alan da aslında bakanlığın kuruluşundan daha önce, 2008’de
çıkartılan 5746 sayılı kanunla tanımlanmıştır. Bunlar;
·
Ar-Ge Merkezleri,
·
Rekabet Öncesi İşbirliği Projeleri ve
·
Teknogirişim Sermaye Desteği’dir.
Bu üç alana giren temel desteklerden
bazılarını biraz daha yakından incelemekte fayda var.
Ar-Ge Merkezleri
Bünyesinde en az elli Ar-Ge personeli
istihdam eden şirketlerin tesis edebildiği birimlerdir. Ar-Ge merkezleri
çeşitli vergi indirimlerinden ve teşviklerden yararlanabilmektedirler. Bu
nedenle bünyesinde zaten bu büyüklükte birim barındıran şirketler, kendi Ar-Ge
merkezlerini tesis ederek yaptıkları çalışmaları ulusal anlamda kayıt altına da
almış oluyorlar.
Bakanlığın sitesinde yer alan
bilgilere göre, Mart 2014 itibariyle aktif
155 işletmenin Ar-Ge Merkezi mevcuttur. [4] Ar-Ge Bu işletmelerin, toplam Ar-Ge
Personel sayısı 14.837, işletmeler tarafından yapılan Ar-Ge harcaması ise 4,80
milyar TL'dir. [5]
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
Bakanlığın tanımına göre Teknoloji
Geliştirme Bölgesi; “yeni veya ileri
teknolojide mal ve hizmet üretmek isteyen girişimcilerin, araştırmacı ve
akademisyenlerin sınaî ve ticari faaliyetlerini üniversitelerin yanında veya
yakınında yürütebilmelerine ve bu üniversitelerden yararlanabilmelerine imkân
vermek için kurulmuş akademik, sosyal ve kültürel sitelerdir.” [5] Temmuz
2001’de yürürlüğe giren Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu sayesinde geride
bıraktığımız 13 yıl içerisinde çok ciddi bir mesafe kat ettiler. Teknoloji
Geliştirme Merkezleri, yaygın adıyla teknoparklar, Ar-Ge Merkezleri kurmak
suretiyle sadece büyük işletmelerin yararlanabildiği imkânları daha küçük
işletmelere ulaştırmak açısından son derece önemli bir rol oynamaktadır.
Teknogirişim Sermayesi Desteği
5746 Sayılı Kanun kapsamında sağlanan Teknogirişim
Sermaye Desteği ile yeni ve yenilikçi iş fikirleri olan genç girişimcilerin, bu
iş fikirlerini katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek
teşebbüslere dönüştürebilmeleri için çekirdek sermaye sağlanarak desteklenmesi
amaçlanmaktadır. [6]
Sağlıkla İlgili Ar-Ge Destekleri
Sağlık alanında Ar-Ge faaliyeti
yürütmek isteyen üniversitelerin ve firmaların yararlanabileceği kaynaklar hâlâ
oldukça yetersiz. Bu konuda bir şeyler yapmak isteyenlerin erişebilecekleri
hangi imkânlar var, kısaca inceleyelim.
Sağlık Ar-Ge Merkezleri
TÜBİTAK ve Bilim Sanayii ve Teknoloji
Bakanlığının vermiş olduğu Ar-Ge desteklerinin içerisinde Sağlıkla ilgili
olanların oldukça az olduğunu söylemeliyiz. Örneğin, TÜBİTAK tarafından 1995-2012 tarihleri arasında verilen tüm desteğin
sadece %3’ü biyo-teknoloji alanındadır. [7] Benzer şekilde Bilim Sanayii ve Teknoloji Bakanlığının
ruhsat verdiği 155 Ar-Ge merkezinden sadece isimleri aşağıda belirtilen 8
tanesi (yani %5’i sağlıkla ilgilidir ve onlar da sadece ilaç üretimi ile
ilgilenmektedirler.
·
Abdi
İbrahim İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.
·
Bilim
İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.
·
Zentiva
Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.
·
Deva
Holding A.Ş.
·
Mustafa
Nevzat İlaç Sanayi A.Ş.
·
Koçak
Farma A.Ş
·
Sanovel
İlaç A.Ş.
·
Nobel
İlaç A.Ş
Eğer sağlık alanında Ar-Ge faaliyeti
yürütüyor ve en az elli Ar-Ge personeliniz varsa, kendi Ar-Ge Merkezinizi
kurabilirsiniz.
TÜBİTAK - Öncelikli Alan Çağrıları
Öncelikli alan çağrıları, TÜBİTAK’ın ülkemizin genel gelişme
stratejileri ile uyumlu olarak desteklenmesi gereken stratejik alanlara özel
çıkarttığı özel bir destek programıdır. İlk olarak 2012 yılında program kapsamında Enerji, Gıda, Makine
İmalat, BİT ve Otomotiv öncelikli alanlarında toplam 22 çağrı yayımlanmış, 682
ön başvuru alınmış, 337 proje öneri başvurusu alınmış ve 177 adet projenin
desteklenmesine karar verilmiştir. 2013 yılı ilk çağrıları Enerji ve BİT
öncelikli alanlarında olmuştur.
Bütün bu güzel gelişmelere rağmen, sağlık alanındaki destek oranı
ancak TÜBİTAK’ın 2013 yılında sağlığı “öncelikli alan” statüsüne çıkarması ile bir
nebze olsun artmaya başlamıştır. TÜBİTAK BTYK’sının 25. Toplantısında alınan bu kararın metni
şöyledir: “Sağlık alanının, Ulusal Bilim,
Teknoloji ve Yenilik Stratejisi 2011-2016 kapsamında ivme kazanmamız gereken
alanlardan biri olarak belirlenmesine karar verilmiştir” [8]. Bu kararın
gerekçesinde ise şu çarpıcı tespitler yer almaktadır:
Sağlık alanı, dünyada en çok Ar-Ge
yapılan sektörlerden biridir. Sağlık
alanında ABD’de 57 Milyar Dolar, AB’de 31 Milyar Dolar, Japonya’da ise 18
Milyar Dolar Ar-Ge harcaması yapılmaktadır.
Ülkemizde, sağlık sektörü Ar-Ge
harcamasının sektörel dağılımı incelendiğinde yükseköğretim tarafından sağlık
bilimleri alanında yapılan Ar-Ge harcaması 1,7 Milyar TL iken özel sektör
Ar-Ge harcaması 197 Milyon TL olarak gerçekleşmiştir.
Sağlık alanında kendi Ar-Ge’mizle
geliştirilen ürün sayısı son derece sınırlıdır. Bununla birlikte ülkemizde
ilaç sektöründe ihracatın ithalatı karşılama oranı gelişmiş ülkelere kıyasla
oldukça düşüktür.* 2011 yılı itibarıyla ilaç sektöründe 5 Milyar TL ithalat
ve 595 Milyon TL ihracat yapılmakta ve yaklaşık 4,5 Milyar TL dış ticaret
açığı bulunmaktadır. Tıbbi cihazlar sektöründe de 1,7 Milyar TL ithalat ve
187 Milyon TL ihracat yapılmakta ve 1,5 Milyar TL’den fazla dış ticaret açığı
bulunmaktadır.
Özetle, ülkemizde sağlık alanındaki
Ar-Ge ve yenilikçilik faaliyetlerine ivme kazandırılması ve ekosistemin
güçlendirilmesi gerekmekte; kendi ilaçlarını, molekülünü ve tıbbi cihazlarını
üreten bir ülke olabilmemiz için öncelikli alanlar listesine eklenmesinin uygun
olacağı değerlendirilmektedir.
*Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD),
2012
|
Görüleceği üzere TÜBİTAK çok doğru
tespitlerle yerinde bir karar almış ve ilk
olarak 2013 yılı ikinici yarısında açılan bir çağrı ile “Biyomedikal Ekipman,
Tıbbi Tanı Kitleri, Biyo-Malzeme ve Aşı” alt başlıklarıyla proje üretilmesini
teşvik etmiştir. Bu serinin devamı olarak 2014 yılı içerisinde de yine sağlık
alanında açılan ve 16 Haziran 2014’e kadar açık kalan çağrı alanları arasında “Biyomedikal
Ekipmanlar- Ameliyathane Robotları ve Cerrahi Aparat/Cihazlar” yer almaktadır.
Sağlık Bakanlığı ve Sağlıkta Ar-Ge
Sağlık Bakanlığı, on 12 yıldaki
gelişimini, Ar-Ge konusunda da teorik planda iyi bir zemine oturtmaya
çalışmaktadır. Pratikte hâlâ bazı sorunlar yaşansa da, bu alana verilen önem
ortadadır ve yeni başarı hikâyelerinin ortaya çıkması gayet mümkün
görünmektedir.
Stratejik Plan
Baktığımızda, Sağlık Bakanlığı’nın 2010-14
Stratejik Plan’ında Ar-Ge ile ilgili hedef ve stratejilerinin şu şekilde yer aldığını
görmekteyiz:
SH 2.5. Sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi kapsamında, Ar-Ge çalışmaları ve
bilimsel yayınları desteklemek
2.5.1. Sağlık Bakanlığı Ar-Ge Birimi’nin kurumsal yapısını güçlendirmek ve
personel kapasitesini geliştirmek
Hedefe
Yönelik Stratejiler
·
Farmakogenomik, Gen Tedavisi ile İlgili
Araştırmalar, Genetik Tanı ile İlgili Araştırmalar, Kök Hücre Araştırmaları / Hücre Tedavisi
İle İlgili Araştırmalar, Minimal İnvaziv Cerrahî Araştırmaları, Biyoteknoloji
ve Gen Teknolojileri, Mekatronik, Nanoteknoloji ve benzeri konularda kapasite
geliştirilecek,
·
Kamu, üniversite ve özel sektör işbirliğiyle
Ar-Ge projeleri geliştirilecek, kurumlar arası eşgüdüm sağlanacak,
·
Sağlık
alanında görev yapan uluslararası kuruluşlarla işbirliği alanları ve projeler
geliştirilecektir
|
Görüleceği üzere Bakanlık daha önce
olmadığı kadar net bir şekilde Ar-Ge ile ilgili yapacağı çalışmaları hedef
olarak belirlemiştir. Aynı planda, bu hedeflere nasıl ulaşacağına dair
göstergeler de şu şekilde yer almaktadır.
Performans Göstergesi
|
Mevcut Durum - 2008
|
Ulaşılmak İstenen Performans Hedefleri - 2014
|
TÜBİTAK tarafından desteklenen (SB (Ar-Ge)- KAMAG) proje sayısı
|
Proje sayısı: 8+2=10 (Projelerin 8’inde SB tek başına müşteri kurum,
2’sinde ise ortak müşteri kurumdur)
|
En az 10 adet projeyi tamamlayarak uygulamaya geçmek. Desteklenen
proje sayısını %100 artırmak
|
Açıkçası yukarıda belirlenen hedefe
ulaşmayı sadece KAMAG (Kamu Ar-Ge) projesi sayısı temsil etmek biraz yetersiz
kalmaktadır. Ayrıca, Bakanlığın tamamladığı ve devam eden KAMAG projelerine göz
attığımızda, bu hedefin biraz gerisinde kaldığını da söylemek durumundayız [9]:
Proje Durumu
|
Adet
|
Uygulama Aşaması Tamamlanan
KAMAG Projeleri (Haziran 2012 İtibariyle)
|
1
|
Sonuçlanan Ve Uygulama
Aşamasında Olan KAMAG Projeleri (Haziran 2012 İtibariyle)
|
7
|
Yürütülen KAMAG Projeleri
(Haziran 2012 İtibariyle)
|
3
|
Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü
Sağlık Bakanlığı, bağlı bulunan
kuruluşların ve icracı birimlerin Ar-Ge ihtiyaçlarını koordine etmesi ve KAMAG
projelerinde koordinasyonu sağlaması amacıyla Sağlık Araştırmaları Genel
Müdürlüğü adıyla yeni bir yapılanmaya gitmiştir. Bakanlığın dokuz genel müdürlüğünden
birisi olan Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü, bünyesinde şu daireleri
barındırmaktadır [10]:
·
Araştırma
ve Sağlık Sistemleri Geliştirme Daire Başkanlığı,
·
Sağlık
İstatistikleri Daire Başkanlığı,
·
Sağlık
Teknolojisi Değerlendirme Daire Başkanlığı,
·
Eğitim,
Proje ve Ar-Ge Daire Başkanlığı,
·
Yönetim
ve Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı
Sağlık Bakanlığı Ar-Ge Hizmet Alımı Kanunu
Sağlık Bakanlığı, pek yaygın bilinmeyen ayrı
bir Ar-Ge destek imkânını kendi öz bütçesi üzerinden sunmaktadır. Diğer kamu
kuruluşları gibi, Kamu İhale Kanunu’na tabi olarak mal/hizmet alımı yapan
Sağlık Bakanlığı, alımı yapılacak hizmet Ar-Ge niteliği taşıdığında, farklı bir
alım yöntemi takip edebilmektedir. İlk olarak 31 Temmuz 2010 tarihinde 27658
sayısı Resmi Gazete ile yayınlanan 2010/646 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Sağlık Bakanlığı’na Ar-Ge hizmetlerinin
alımı konusunda ciddi esneklikler sağlanmış, 1 milyon TL’ye kadar olan hizmet
alımlarında Üniversitelerden doğrudan hizmet alımının yolu açılmıştır.
Ardından 22 Şubat 2012 tarih ve 28212 sayılı Resmi Gazete ile yayınlanan
2012/2778 sayılı Bakanlar Kurulu kararı
ile Ar-Ge hizmet alımlarında daha önceki 1 milyon TL sınırı 3 milyon TL’ye
yükseltilmiştir.
Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü’nün, bu
kanunları düzenleyen Sağlık Bakanlığı Ar-Ge Hizmet Alımları Genelgesi (2010/82 Ve
2013/1) kapsamında desteklenen ve
sonuçlanan projelerinin sayısı 11’dir. [9]
Sonuç
Ülkemizde Ar-Ge çalışmalarındaki kapasite
artışı gerçekten göz doldurucudur. Ancak toplam kapasite olarak hâlâ OECD
ülkeleri arasında oldukça gerideyiz. Bu durum, sağlık alanındaki Ar-Ge
faaliyetleri bazında ele alındığında daha da kötü durumdadır. Son yıllarda
sağlık alanına özel çıkartılan destek ve teşvikler bu açığın kapatılmasına
katkı sağlayacaktır. Ancak farkın çok büyük olması, önümüzdeki 10-20 yıl
boyunca çok sıkı bir performans sergilememizi gerekli kılmaktadır. Özellikle
yeni açılan üniversitelerimizin ve nitelikli akademik kadrolarımızın özel
sektörle işbirliği yaparak oldukça bâkir olan bu pazarda çok güzel projeler
yapacaklarına ve başarı hikâyeleri oluşturacaklarına yürekten inanıyorum.
Şekil ve Tablolar
Tablo 1 1995-2012 arasında TÜBİTAK
tarafından desteklenen firma ve projeler
Başvurulan
Proje
|
Başvuran
Firma
|
Desteklenen
Proje
|
Desteklenen
Firma
|
|||||
Sayı
|
Oran
|
Sayı
|
Oran
|
Sayı
|
Oran
|
Sayı
|
Oran
|
|
KOBİ
|
2.249
|
75%
|
6.486
|
91%
|
6.859
|
71%
|
4.081
|
89%
|
Büyük Firma
|
4.173
|
25%
|
662
|
9%
|
2.862
|
29%
|
501
|
11%
|
TOPLAM
|
16.422
|
7.148
|
9.721
|
4.582
|
Tablo 2 1995-2012 arasında TÜBİTAK
tarafından onaylanan başvurular
Projelerin
Destek Başarı Oranı
|
Firmaların
Destek Başarı Oranı
|
|
KOBİ
|
56%
|
63%
|
Büyük Firma
|
69%
|
76%
|
ORTALAMA
|
59%
|
64%
|
Şekil 1 Proje başvurularının firma
ölçeğine göre dağılımı
Şekil 2 Desteklenen başvurularının
firma ölçeğine göre dağılımı
Şekil 3 Projelerin
değerlendirilmesinde yer alan hakem/izleyici sayısı
Şekil 4 Projelerin
değerlendirilmesinde hakem/izleyici olarak görev alan akademisyenlerin
üniversitelere göre dağılımı (1995-2012)
Dipnotlar:
[1] http://www.sagem.gov.tr/daireler/egitim_ve_proje/arge/docs/frascati_kilavuzu.pdf
Kaynaklar
1) http://www.sagem.gov.tr/daireler/egitim_ve_proje/arge/docs/frascati_kilavuzu.pdf (Erişim tarihi: 01.06.2014)
2) http://www.sagem.gov.tr/daireler/egitim_ve_proje/arge/docs/TUBITAK_bilim_ve_teknoloji_kavram_ve_terimleri.pdf (Erişim tarihi: 01.06.2014)
3) http://www.tubitak.gov.tr/tr/destekler/sanayi/ulusal-destek-programlari (Erişim tarihi: 01.06.2014)
4) http://sagm.sanayi.gov.tr/Files/Documents/ar-ge-merkezleri-ozet-bil-1132014193610.pdf (Erişim tarihi: 01.06.2014)
5) www.sanayi.gov.tr (Erişim tarihi: 01.06.2014)
6) http://sagm.sanayi.gov.tr/ServiceDetails.aspx?dataID=217 (Erişim tarihi: 01.06.2014)
7) http://www.tubitak.gov.tr/tr/destekler/sanayi/ulusal-destek-programlari/icerik-istatistik (Erişim tarihi: 01.06.2014)
8) http://www.tubitak.gov.tr/tr/destekler/sanayi/ulusal-destek-programlari/icerik-1511-tubitak-oncelikli-alanlar-arastirma-teknoloji-gelistirme-ve-yenilik-p-d-p (Erişim tarihi: 01.06.2014)
9) http://www.sagem.gov.tr/daireler/egitim_ve_proje/arge/Default.aspx (Erişim tarihi: 01.06.2014)
10) http://www.sagem.gov.tr/ (Erişim tarihi: 01.06.2014)