(Bu yazı SD Platform dergisinin 25. sayısında Aralık 2013'te yayınlanmıştır)
Sağlık
sistemini yönetmek… Bu ifadedeki her kelimeyi tek başına ele alsak bile çok
geniş ve derin anlamlar taşıdığı şüphesiz. Bir araya geldiklerinde ise, tahmin
edileceği üzere dünyanın yönetilmesi en güç işlerinden birini ifade eder hale
geliyorlar. Sağlık sistemini yönetmek, eğitimli ve nitelikli insanlar
gerektirir. İhtiyaçları doğru gören, öncelikleri doğru belirleyebilen, değişim
ve gelişimi doğru yönetebilen, insanını ve toplumunu tanıyan, kısaca “sağlık”,
“sistem” ve “yönetme” konusunda uzman, ehliyetli insanlar… Yüksek Öğretim
Kurumunun (YÖK) tüm yapısını değiştirmeye hazırlandığı ve Sağlık Bakanlığının
teşkilat yapısında radikal değişikliklerin olduğu şu günlerde, ülkemizdeki
mevcut durumu ve dünyadaki gelişmeleri analiz ederek bu zor sürecin doğru
yönetilebilmesi için neler yapılabileceği konusunda biraz kafa yoralım. Bunun
için belki çok temel sayılacak; ama öncelikle yönetmenin temel argümanı olan “bilgi”
ve “öngörü” ile yönetilmeye çalışılan “sistem” hakkında tanımlayıcı bir tahlil yapalım.
Verisiz
bilgi, bilgisiz model, modelsiz öngörü mümkün mü?
DIKW
Piramidi
Bilginin
hangi bileşenlerden oluştuğu ve nasıl bir hiyerarşiye sahip olduğu konusunu modellemeye
çalışan “bilgelik (wisdom) hiyerarşisi” veya “DIKW piramidi” Şekil 1’de gösterilmektedir.
Bu modele göre, veri, bilgi ve ilim, geçmişte elde edilen ve parçadan bütüne
doğru sentez edilerek bir model oluşturan bileşenler iken; bilgelik, geçmişteki
bilgilerden yola çıkarak geleceğe dair bir öngörüde bulunmaya imkân sağlayabilmektedir
[1].
Şekil 1
DIKW Piramidi
Burada,
bağlam açısından parçadan bütüne doğru ilerlerken, anlayış açısından da
araştırma, icra ve etkileşimden sonra modelin yansıtılmasına doğru ilerleyen
gelişim seyri dikkat çekicidir. DIKW piramidi, bizlere ileriye dönük öngörü
için hangi alt bileşenlerin olması gerektiğini gösteriyor olsa da, öngörüde
bulunabilmek için, hangi verilere ihtiyaç duyulacağı, bu veriler arasındaki
ilişkinin nasıl kurulacağı ve nasıl sentezleneceği temsil edilememektedir. Bu,
ilgili alanda çalışan zeki unsurların yani, insanların yapması ve başarması
gereken kısım olarak ortadadır. Bir konuda öngörüde bulunabilmek için ise,
ortada davranışları modellenebilen bir “sistem” olması gerekir. Burada, mutlaka
deterministik bir yapıdan değil, kimi zaman içinde stokastik (rastsal) süreç ve
yapıları da barındırabilen, ama bir şekilde “modellenebilen” sistemlerden
bahsediyoruz.
Sistem
Tam burada
bir kavramı daha formal olarak tanımlamaya ihtiyacımız var: Sistem… Sistem,
birbiriyle etkileşen veya ilişkili olan, bir bütün oluşturan soyut veya somut
bileşen veya varlıkların belirli sınır koşullarında bir araya gelmiş bileşkesidir.
Bu anlamda sistemlerin genel karakteristiği şu şekildedir:
-
Sistemlerin
bir yapısı (structure) vardır
-
Sistemlerin
davranışı (behaviour) söz konusudur
-
Sistemlerin,
alt bileşenleri arasında ilişki veya bağlantılar söz konusudur
O
halde, bir sistemin davranışı hakkında marifet sahibi olmak ve davranışları
hakkında öngörüde bulunabilmek için, söz konusu sistemin, yapısını, davranışını
ve bileşenlerinin kendi aralarında ve dış sistemlerle olan etkileşimini yeteri
kadar veri ile ve yeteri kadar süre boyunca analiz etmek gerekecektir.
Bilgi Sistemleri ve Elementleri
Konuyu
biraz daha bilişim perspektifine yaklaştıralım ve bilgi işleyen sistemlerin hangi
elementlerden oluştuğunun altını çizerek analizimize devam edelim:
-
Girdi
(input) ve çıktı (output)
-
İşlemci
(processor), işlem, program veya süreç
-
Kontrol
(Control)
-
Çevre
(Environment)
-
Geri
besleme (Feedback)
-
Sınır
koşulları (boundaries) ve arayüzler (interfaces)
DIKW
ile bilginin hiyerarşisini anlayıp, ardından bilgi işleyen sistemlerinin
elementlerini sıraladıktan sonra, günümüzde yaygın kullanıma sahip “bilgi
sistemleri”nin formal tanımını verebiliriz: Bilgi Sistemleri (information systems), toplum ve organizasyonlar
için, bilginin elde edilmesi, işlenmesi, saklanması, dağıtılması ve
kullanmasını kapsayan, stratejik, yönetimsel ve işletimsel aktivitelerle ilgili
akademik ve profesyonel bir disiplindir. Görüleceği üzere, bilgi üzerine inşa
edilen bir sistemin merkezinde bilgi yer almaktadır ve üretilmesinden, güvenli
şekilde paylaşımına ve hatta imhasına kadar tüm süreçler bilgi sistemlerinin
kapsam alanındadır. Bilgi sistemleri ile yaygın şekilde birlikte veya
birbirinin yerine kullanılan bir diğer kavramı, “bilgi teknolojileri”ni de tam
burada tanımlamakta ve aralarındaki farkı vurgulamakta fayda var. Teknoloji
kelimesindeki “tekno” ifadesi, “art” ile yani sanat ve yöntem kelimeleriyle eş
anlamlıdır. Bu durumda teknoloji, yöntem bilim anlamına gelmektedir. Bilgi
teknolojileri ise, yine merkezinde bilgi olan yöntemler ve teknikler bütünü
olarak kısaca tarif edilebilir. Daha formal tanımlayacak olursak bilgi teknolojileri, bilgisayarları (bilgi işleyen sistemleri),
bilgisayarla ilişkili veri, bilgi ve anlam işlemine dair sistemleri ve
yazılımları, planlama, tasarlama, geliştirme, test etme, dağıtımını yapma,
destekleme ve işletmeye dair kullanılan teknolojilerdir, yani yöntemler
bütünüdür. Görüleceği üzere, ortak kümesi “bilgi” olan bu iki kavramdan biri sistemle,
diğeri de yöntemle ilgilenmesi açısından farklılık gösteren iki kavramdır. Konuyu,
genel anlamda bilgiden, medikal bilgiye ve medikal enformasyona taşırsak, karşımıza
medikal enformatik kavramı çıkacaktır. Şimdi onun tanımına bakalım: Medikal enformatik, başka bir deyişler
sağlık enformasyon bilimi, bilgisayar bilimleri ve tıp alanları arasında
ortak bir disiplindir. Sağlık alanında bilginin elde edilmesi, saklanması ve
kullanılmasını sağlayacak ve optimize edecek kaynaklar, cihazlar ve yöntemlerle
ilgilidir. Sağlık enformatiği araçları sadece bilgisayarlardan ibaret olmayıp,
klinik kılavuzlar, formal tıbbî terminolojileri, kodlama, numaralandırma ve
sınıflama sistemleri ile bilgi ve iletişim teknolojilerini de kapsayacak kadar
geniştir.
Sağlık
Sistemi Yönetimi
DIKW
hiyerarşisi, sistem, bilgi sistemleri, bilgi teknolojileri ve medikal
enformatik… Bu kavramlar bize yazımızın başında belirttiğimiz “sağlık sistemini
yönetmek” ile ilgili analizler yapabilmemiz için önemli bir zemin
kazandırmaktadır. Nitekim yönetilmeye konu olan bir “sistem” öncelikle
modellenmelidir. Modelleyebilmek için ise, sistemin karakteristiğine (yapısına,
bileşenlerine ve davranışlarına) ve elementlerine (girdi, çıktı, işlemci,
kontrol, arayüz, vb) dair yeterli ve bütüncül bilgiye sahip olmalıyız. Bu şekilde modelleyebildiğimiz ve hakkında
marifet (wisdom) sahibi olduğumuz bir sistemin, geleceği hakkında artık öngörüde
bulunmaya ve gerçek anlamda “yönetmeye” başlayabiliriz. Ancak “sağlık” alanı,
sistem yönetimine bambaşka boyutlar kazandıran bir öğedir. Öyle ki, sağlıkla
ilgili bir sistemde, sistemin karakteristiği ve elementleri ile ilgili
bildiğimiz pek çok şey yeniden tanımlanmaya muhtaç hale gelmektedir. Nitekim
sağlık sisteminin en temel çıktısı insan sağlığıdır ve tek başına bu bile onu
diğer sistemlerden çok daha farklı ele almamız için yeterli bir gerekçedir. Sağlık
sistemlerinde girdi/çıktı, bileşenler arasındaki ilişkiler, kontrol
mekanizmaları, sınır koşulları, geri besleme, kaynak yönetimi… ve daha pek çok
konu, diğer sistemlerden oldukça farklı karakteristik gösterir.
Sağlık
Sistem Mühendisliği
Bütün
bunlar, “sağlık sistemi yönetiminin” sadece bir modelleme ve öngörüsel yönetim
konusu değil, karmaşık bir sistem yönetimi konusu olduğunu göstermektedir. Sistem
yönetimi ise mühendislik alanına giren bir konudur. Nitekim Amerikan
Mühendisler Konseyi’nin tanımına göre mühendislik; “bilimsel prensiplerin tek başlarına veya bir arada, alet, malzeme,
yapı, makine, süreç ve sistem tasarlamak ve geliştirmek için uygulamaya
geçirilmesi ve yine bu prensiplerin, sistemsel davranışlarının belirli şartlar
altındaki davranışlarının tahmin edilmesi (modellenmesi) ve tahmin edilmesi
suretiyle, süreçlerin daha ekonomik, insan hayatı ve eşyanın daha güvenli hale
getirilmesi için kullanılmasıdır” [2]. Mühendislik, yüzyıllardır bilimsel
prensiplerin insan hayatına faydalı olabilmesi için çok sayıda çıktı
üretmiştir. Yaşadığımız evden, kullandığımız araca; kıyafetimizden, yediğimiz
gıdaların üretimine, bilgisayarımızdan, cep telefonumuza ve Internete kadar
hayatımızın her alanında mühendislik ürünleri ve süreçleri vardır. Tüm bunların
geliştirilmesinde mühendisliğin temel fonksiyonu, yeni teknolojilerin
geliştirilmesi, var olan teknoloji ve bilimsel prensiplerin yeni sistemler
üretilmesi için uygulamaya geçirilmesinde aracı olmaktır. Bu açıdan, “hangi alanda bilimsel prensiplerden
yararlanılmak isteniyorsa, o alanda mühendislik çalışmasına ihtiyaç vardır”
diyebiliriz.
Şimdi
yazımızın ilk cümlesine dönelim ve “sağlık sistemi yönetimi” ifadesini
hatırlayalım. Görülecektir ki, aslında sağlık sistem yönetimi, yüzlerce yıldır
geliştirilmekte ve kullanılmakta olan bilimsel prensiplerden yararlanılmadan
yapılması mümkün olmayan bir problemdir, dolayısıyla bir mühendislik konusudur.
O halde, bu disiplini “sağlık sistem mühendisliği” olarak ifade etmemiz son
derece yerinde bir niteleme olacaktır. Açıkçası, her ne kadar yazımızın
başından itibaren, bilgi, sistem, bilgi sistemleri, bilgi teknolojileri,
medikal enformatik, mühendislik vb kavramları açıklayarak sağlık sistem
yönetiminin bir mühendislik konusu olduğunu analitik bir biçimde ortaya koymaya
çalışmış olsak da, bu ifade dünyada çoktan beri yaygın kullanılmaya başlamış
bir ifadedir. Nitekim sağlık sistem mühendisliği ifadesi ilk defa 70’lerin
sonlarında literatüre girmiştir [3]. Sağlık sistem mühendisliği, özelde sağlık işletmelerini
ve genelde de sağlık sisteminin tamamını karmaşık sistemler olarak kabul eder
ve gelişmiş mühendislik yöntemlerinin bu sistemler üzerinde uygulanmasını
hedefler. Bu yöntemlerden başlıcaları arasında, karar verme, kaynak yönetimi,
tedarik yönetimi, planlama ve kuyruk problemleri, optimizasyon, bilgi keşfi
(knowledge discovery), insan faktörü mühendisliği, kalite mühendisliği, haberleşme
ve bilgi teknolojileri sayılabilir. Mühendislik disiplinleri içerisinde bu
yöntemlerin yaygın şekilde uygulandığı, endüstri mühendisliği ve
yönetim/işletme mühendisliği gibi alanlar mevcut olsa da, bu yöntemlerin sağlık
işletmelerinde ve sistemlerinde uygulanıyor olması nedeniyle, bu alanda çalışan
mühendisler, sağlık sistem mühendisi olarak isimlendirmeyi hak etmektedir.
Akademik
Eğitimde Sağlık Sistem Mühendisliği
Dünyada
sağlık sistem mühendisliği alanında uzun zamandır lisans ve lisansüstü eğitim
veren pek çok üniversite ve enstitü vardır. Örneğin, Massachussetts Institute
of Technology (MIT), Sistem Mühendisliği segmenti altında Sağlık Sistem
Yönetimi alanında lisansüstü eğitim veren en önemli enstitülerdendir [4]. Yüksek lisans programı düzenleyen diğer bir
A.B.D. üniversitesi de Lehigh Üniversitesidir [5]. Mühendislik, iletme,
matematik gibi lisans bölümlerinin mezunlarına açık olan bu program, 30 saatlik
krediden oluşuyor ve içerisinde, kalite ve süreç iyileştirme, finansal yönetim,
bilgi teknolojileri yönetimi, simülasyon, optimizasyon modelleme, stokastik
(rastsal) modeller ve uygulamaları, vb pek çok alanda dersler içermektedir. Bu
alandaki lisanüstü eğitim veren diğer bir üniversite de University of Southern
California (USC)’dir [6]. Burada da 34 saatlik krediden oluşan benzer kapsamda
bir program uygulanmaktadır. A.B.D. Boston’da bulunan Northeastern Üniversitesi
(NEU), 30 yılı aşkın bir zamandır bu alanda eğitim vermektedir [7]. NEU, bu alandaki
çalışmalarını anlattığı programında, süreçlerin iyileştirilmesinde temel
yöntemlerin yetersiz olduğunu ve iyileştirme oranının %70’lerin üzerine
çıkartılabilmesi için sistem mühendisliği disiplinine mutlaka ihtiyaç
duyulduğunu iddia etmektedir [8]. Bu üniversiteleri araştırırken dikkatimi en
çok çeken ise, NEU’da sağlık sistem mühendisliği alanında post-doktora yapan
uzmanların çoğunluğunun Türk olmasıydı [9]. Bu alanda daha pek çok üniversite
referans edilebilir [10, 11, 12]. Ancak bu kadarı, dünyada sağlık sistem
yönetiminin bir mühendislik konusu olarak görüldüğünü anlatmaya yeter diye
düşünüyorum.
Türkiye’de
Yüksek Öğrenim ve Sağlık Sistem Mühendisliği
Ülkemizde,
sağlık sistem mühendisliğine yakın görünen bazı lisans ve lisansüstü programlar
mevcuttur. Bunlardan lisans ve yüksek lisans programlarına sahip olan “sağlık
yönetimi”, ders müfredatlarında, karar alma, optimizasyon, vb mühendislik
yöntemlerine yer vermekle birlikte, meseleyi bir mühendislik konusu olarak ele
almaktan uzak görünmektedirler. Sağlık sistem mühendisliğine yakın görülen ve
son yıllarda yaygınlaşmaya başlayan diğer bir disiplin de sağlık enformatiğidir.
Ancak, yazımızın başında kavramsal tanımını verdiğimiz üzere, enformatik de bir
mühendislik alanı değildir ve sistem yönetimi alanına giren genel mühendislik tekniklerini
yönetim amaçlı kullanmaya talip olmamaktadır.
Yeni
YÖK yasası, ülkenin orta ve uzun vadeli plan ve stratejileri açısından doğru
uzmanlık alanlarının belirlenmesi konusunda mutlaka bilimsel bir zemin
sağlamalı diye düşünüyorum. Aksi halde, sağlık sistemi konusunda dünyada
iddialı ülkeler arasına girmeyi hedeflediğimiz şu dönemde, zaten dünyadan geri
kaldığımız bu gibi alanlarda yeteri kadar uzman yetiştiremediğimiz için elde
ettiğimiz gelişme eğrisini sürekli kılmak ve değişimi yönetebilmek konusunda
başarısız olacağız.
Burada
yapılması gereken, ülke hedefleri ile uyumlu şekilde sağlığın bir sistem olarak
algılanması ve sağlık kurumlarında ve sağlık politika kurulunda çok sayıda
sağlık sistem mühendisinin barındırılmasıdır. Belki bir süre, bu alandaki uzman
açığı, diğer bazı mühendislik bölümlerinden (Endüstri Mühendisliği, İşletme
Mühendisliği, vb) telafi edilebilir; ama kesin çözüm en kısa zamanda uygun
bölümlerin açılması ve nitelikli insanların yetiştirilmesidir. Bunun başlaması
için de öncelikle farkındalığın artması gerekecektir.
YÖK’ün
atabileceği bir diğer önemli ve faydalı adım da, yüksek lisans, doktora ve
doktora sonrası çalışmalarda bulunan öğrenci ve akademisyenlerin, üniversite
hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastanelerinde araştırmalarıyla ilgili
çalışma yapmalarını kolaylaştırmak olacaktır. Yurt dışında Sağlık Sistem
Mühendisliği konusunda doktora sonrası çalışma yapan pek akademisyenin,
doğrudan hastanelerde çalışma yapıyor olması oldukça ilgi çekiciydi. Benzer
şekilde YÖK, üniversite ve eğitim araştırma hastanelerimiz ve hatta Sağlık
Bakanlığı gibi daha merkezi kurumlarda yüksek lisans, doktora öğrencileri ile
doktora sonrası araştırma yapan akademisyenler için süreli ve araştırma
konularına bağlı kadrolar ihdas edebilir. Böylelikle bu kurumlar sorumlu
oldukları alanda sağlık sistemini yönetmek üzere çözmeye çalıştıkları
problemleri stratejik planlarında ilan ederler veya başka kanallarla
duyururlar. Böylelikle, bu alanlarda çalışma yapman veya yapmayı düşünen
akademisyen ve öğrenciler bu kadrolara başvururlar ve hem kendi çalışmalarını
doğrudan sahada yerine getirmiş olurlar; hem de ilgili kurum kendi ihtiyacını,
bilimsel çalışmaları en yakından takip eden ve ilgili problemle ilgili en
yetkin kişilerden destek almış olur. Aslında bu yaklaşımın sadece sağlık
alanına değil, diğer sektörlerde de karşılığı olması durumunda sürekli
eksikliğinden şikayet ettiğimiz üniversite-sanayi işbirliği konusunda önemli
bir adım atılmış olur.
Sağlık
Bakanlığı ve Sağlık Sistem Mühendisliği
Yükseköğrenimde
sağlık sistem mühendisliği konusunda ortaya koyulabilmiş çözümler şimdilik bu
kadar görünmektedir. Ancak, sağlık sisteminin ana aktörü olan Sağlık Bakanlığı,
bu sistemi daha etkin kullanabilmenin yollarını aramaktadır. Nitekim 2012
yılında çıkardığı yeni teşkilat yasasında, Sağlık Politikaları Kurulu adında
bir kurul teşkil etmiştir ve göre tanımları arasında şu ifadeye yer vermiştir: “Sağlık Politikaları Kurulu, Bakanlığın sağlık sistemi yönetimi ve politika
belirleme ile ilgili temel görevlerini yerine getirmek üzere görevlendirilen
onbir üye ile Müsteşar ve müsteşar yardımcılarından meydana gelir”. Kanunda,
yönetilmesi gereken mefhumun bir “sistem” olduğunun özellikle vurgulanması ve
“sağlık sistem yönetimi” ifadesinin kullanılması kesinlikle ileri görüşlü bir
yaklaşımdır. Bununla birlikte, bu sistem yönetimi acaba hangi eğitimi almış
kişilerle yapılacaktır, açıkçası endişelenmemiz gereken nokta budur.
Sağlık
Bakanlığının Kamu Hastaneleri Birlikleri oluşturduğu, hastane kampüsleri inşa
ettiği, PPP projelerinin hız kazandığı, teşkilat yapısında yatay ve dikey olarak
radikal değişikliklerin yapıldığı şu dönemde, kanaatime göre en önemli
eksiğimiz, neyi yöneteceğinin farkında olan, gerekli yönetimsel bilgi ve
tekniğe sahip eğitimli kadro eksikliğidir. Bırakın hastane kampüslerini,
sıradan bir hastanede dahi, hastaneyi başhekimin mi, yoksa hastane müdürünün mü
yöneteceğinin tartışılıyor olması, konuyu hala gerekleri açısından değil,
meslek ve meşrep taassubu çerçevesinde ele aldığımızı göstermektedir. Örneğin hastane
müdürleri, belki çok farklı alandan gelebiliyorlar, ama bunların çok azı sağlık
sistem mühendisliğine yakın bir alana tekabül ediyor. Doktorlar ise konuya neredeyse
tamamen yabancı. Buna rağmen, tıp uzmanlıkları onları potansiyel yönetici adayı
yapmaya yetiyor ve göreve geldiklerinde de yönetimsel açıklarını belirli bir
ölçüde kapatmaya yetebiliyor. Hazır doktor yöneticilerimizden bahsetmişken, bir
yaraya parmak basmak istiyorum. Doktor yöneticilerimiz, mühendisliğin sağlık
kurumlarımızda yerinin, sağlık bilişimi ve sağlık bilgi sistemleri ile ve hatta
bazen teknik destek ile kısıtlı zannedebiliyorlar. Bu yöneticilerimizin
mühendisliğe bakışlarını ciddi şekilde sorgulamaları gerektiğini düşünüyorum. Bu
yöneticilerimizin bazıları, kendi alanlarındaki uzmanlıklarının ve toplumdaki
statülerinin kazandırdığı özgüven ile bazen “bilişim, mühendislere
bırakılmayacak kadar önemlidir” diyebiliyorlar. Bu ifadeyi söyleyenin, konuyla
ilgili bilgi eksikliği ve meslek taassubu olduğunu gözlemlediğim durumlarda, muhatabın
bilgi ve vizyon eksikliğini gidermeye gayret etmişimdir. Ama doktorlar arasında
hızla yayılan bu jenerik ifadeyi, meslek taassubu ile değil de “konunun multi-disipliner
yönüne vurgu yapmak için” yapıcı bir niyet ile söylediklerini kabul edersek,
aynı niyet ve bakış açısıyla ve hatta dünyadaki gelişen bilimsel gerçekleri de arkamıza
alarak biz de şöyle söyleyebiliriz: “sağlık sistem yönetimi ve mühendisliği,
doktorlara bırakılmayacak kadar önemlidir”. Doktorların ve sağlık
yöneticilerinin, mühendisliğin, onlarca
yıldır farklı alanlarda kullanageldiği başarılı yöntemleri keşfedebilmeleri
için bu hakikati kendilerine yine içlerinden hatırı sayılır doktorların mı
söylemesini bekleyecekler, merak ediyorum!
Hatta
bir nükte daha eklemek gerekirse, şu yeni CEO unvanına atıf yapmak yerinde
olur. Malum, kamu hastaneler birliği genel sekreterleri için yönetici olarak
atanan ve büyük çoğunluğu hekim olan yöneticilerimiz için medyada CEO
yakıştırması yapıldı ve bu sıfat büyük ölçüde kabul gördü. Acaba, işletme, satış-pazarlama
(veya satın alma), kaynak planlama, proje yönetimi, optimizasyon, finans
yönetimi, kalite yönetimi, süreç yönetimi, sistem yönetimi, risk yönetimi, değişim
yönetimi, vb pek çok disiplini asgari düzeyde dahi olsa bilmeyen bir yönetici
özel sektörde CEO olabilir miydi? Ve bu konularda kendisini uzman görebilen kaç
yöneticimiz var? Evet, acilen sağlık sistem mühendisleri aranıyor…
Kaynaklar
[1]
Jennifer Rowley, The wisdom hierarchy: representations of the DIKW hierarchy, Journal of Information Science, April 2007
vol. 33 no, 2, 163-180
[2] The American Engineers' Council
for Professional Development (ECPD, yeni adıyla ABET- Accreditation Board for Engineering and
Technology), http://www.abet.org
[3] Saxton GO, Health systems
engineering, Dimens Health Serv. March 1979, vol. 56 no 3, 18.
[11] North Caroline State University, http://www.ise.ncsu.edu/partnersoutreach/research/health-systems.php
[12] University of Missouri-Columbia, http://hse.missouri.edu/