(Bu yazı SD Platform dergisinin 12. sayısında Eylül 2009'da yayınlanmıştır).
Hafızalarımızı
tazeleyelim. Sağlık Bakanlığı, Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) kapsamında
“Karar Sürecinde Etkili Bilgiye Erişim, Türkiye Sağlık Bilgi Sistemi” adlı
projeler serisine, 2004 yılındaki Aile Hekimliği Bilgi Sistemi (AHBS) ile
başladı. Bakanlığın geliştirdiği AHBS, 2007 yılından itibaren standartlarını
özel sektöre de açtı ve bir rekabet ortamı sağladı. AHBS halen sektörün %70’ini
elinde tutsa da, özel sektörün payı da hızla artıyor ve oluşan rekabet
kalitenin artması için ümit veriyor. Sağlık Bakanlığı, sağlık verilerinin AHBS
ile sadece sahadan standart bir şekilde veri toplanması değil, bu verilerin
bilgiye dönüşmesi ve yönetime katkı sağlaması için de önemli adımlar attı.
Örneğin, tüm aile hekimlerinin performans hesaplaması, AHBS (veya kullandıkları
herhangi bir bilgi sistemi ile) Bakanlığa gönderdikleri veriler esas alınarak
hesaplanıyor. Yıllardır hekimlerin hazırlamak için önemli bir zaman
harcadıkları aylık Temel Sağlık İstatistikleri Modülü (TSİM) formları, artık
otomatik olarak oluşturuluyor… Sonuç
olarak diyebiliriz ki, AHBS hem taşrada hem de Bakanlıkta müşterilerini
bulmuştur, mayası tutmuştur ve bir şekilde ayakta kalacaktır.
Sağlık
Bakanlığı, hem AHBS ile elde ettiği başarıyı ikinci basamak sağlık kurumlarına taşımak,
hem de bir nevi AHBS ile çıraklığını yaşadığı “sağlık bilişimi” alanında
ustalığını konuşturmak için 2006 yılında Sağlık-Net projesine ‘start’ verdi. Daha
önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi, başına “e” koyulan en meşhur ifadelerden
biri e-devlettir. e-Sağlık ise e-Devlet’ten ayrı bir kavram sayılacak kadar
kapsamlı bir altyapıya sahiptir. Hükumetler sağlık harcamalarını kontrol altına
almak ve sağlık hizmetlerini daha verimli yönetebilmek amacıyla çok maliyetli
e-sağlık projelerine imza atmaktadırlar. Ancak gelin görün ki, Türkiye’de sık
haber olan ve hükumetin önemli icraatlarından sayılan, fakat hâlâ basit
sorguların yapılabildiği bir portalden ibaret olan e-devlet kapısının yanında
Sağlık-NET’in esamesi okunmuyor!
Bilişim
alanındaki projelerin beklentileri karşılaması açısından başarısızlık oranının
yüksek olduğu malumdur. Ancak Türkiye Sağlık Bakanlığı Sağlık-NET’le gerçekten
kayda değer bir ilerleme sağlamıştır. Sağlık-NET’in, Ulusal Sağlık Veri Sözlüğü
(USVS) ve Sağlık Kodlama Referans Sunucusu (SKRS) gibi standartlarla ilgili
sunduğu altyapı, halen Türkiye kamu ve
hatta özel sektöründe ilk ve tek olma özelliğini korumaktadırlar. Hastanelerin,
daha önce SGK’nın Medula projesinde olduğu gibi bir oldu-bittiye getirilmeden,
standartların oldukça iyi bir şekilde ve yeterince önceden ilan edilmesi,
şüphesiz Hastane Bilgi Yönetim Sistemlerinin (HBYS) de Sağlık-NET’le
entegrasyonunu kolaylaştırmıştır. 2009 başında hastanelerden veri toplama
başlayan Sağlık-NET’in Haziran 2009 itibariyle 1.000’den fazla hastaneden veri
toplayabildiğini biliyoruz. Üstelik sadece devlet hastaneleri değil, üniversite
ve özel hastaneler de Sağlık-NET’le entegre oldular. Bu hızlı yaygınlaşmada
Sağlık Bakanlığının 2008 yılı boyunca yaptığı dokümantasyonun ve saha
eğitimlerinin büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.
Sağlık-NET
ülkemizde henüz hak ettiği ilgiyi göremese de uluslar arası camiada ses
getirmeye başladı. Sağlık-NET’in mimarisi ve kullandığı mesajlaşma standartları
ile ilgili yapılan akademik çalışmalar uluslararası pek çok kongrede sunuldu
[1, 2, 3, 4]. Uluslararası e-sağlık etkinliklerinde Türkiye'deki gelişmelerden
bahsettiğimizde AB ülke temsilcilerinin bile tepkileri “söylediklerinizin
yarısı doğruysa bile inanılması zor” şeklinde… Tabi Türkiye’de federal olmayan
devlet yapısı, devletçi yaklaşımın sektörlere yön verme gücü ve bilişim
yatırımlarına geç ama temiz başlamış olmak… vb gibi pek çok avantajımız var.
Ancak yine de bunlar küçümsenemeyecek işler. “Fazla mütevâzi olma, yoksa
inanırlar” diye bir söz vardır. Biz de bazen yaptıklarımızı o kadar basit
görüyoruz ki önce kendimizi sonra da başkalarını bu işlerin basitliği konusunda
ikna ediyoruz ve motivasyonumuzu yitirip küçük kalmaya devam ediyoruz.
AB
ülke temsilcileri bizim başardıklarımıza hayret ederlerken, acaba bir de
Sağlık-NET’in bunca ilerlemesinden sonra son zamanlarda hız kaybettiğinden
bahsetsek sanıyorum hayretleri şaşkınlığa dönecektir. Nitekim Sağlık-NET’te yaygınlaşma
için atılan ilk adımlardan sonra Bakanlığın vites büyütmediğini, hatta biraz
rölantide ilerlediğini söylersek hata etmiş olmayız. Aslında 2009 yılı
içerisinde hedeflenen şey, hem USVS gibi standartların genişletilmesi, hem de
hastane entegrasyonu konusunda hem nicelik, hem de nitelik açısında artışın
sağlanması için çalışmaların başlatılmasıydı. Hepsinden önemlisi, 2008 yılı
boyunca yapılan sektör çalıştaylarında, en kısa zamanda AHBS ile Sağlık-NET’in
entegre edileceği ve birinci ve ikinci basamak sağlık kurumlarının da kendi
aralarında veri alış-verişi yapacağı ilan edilmişti. Ancak maalesef bunların
hiçbiri gerçekleş(e)medi. Bu tespitleri yaparak aslında Bakanlığın başarılı
bilişim projeleri serisine negatif bir etki yapmak istemiyorum (bunu yapmam
tutarlı da olmaz, zîrâ çoğunda bendenizin de emeği geçmiştir). Ayrıca kamunun
kendi kaynaklarıyla kısa zamanda bu kadar başarı elde edebilmiş olması bile tek
başına övgüye değerdir. Ancak bilişim projeleri zaten “başarısızlık oranı”
oldukça yüksek olan projelerdir. Benim bilişim projelerinin tabiatını bilen
birisi olarak seslendirmek istediğim şey şudur ki, bunca ilerleme ve başarının
zâyî olmaması için Sağlık-NET konusunda son derece hassas olmalıyız.
Unutmamalıyız ki, bilişim projeleri bir cihaz alıp kullanmak gibi değildir,
sürekli sahiplenme, ilgi ve bakım isterler. Üstelik bu ilgi göstermelik ve
düzensiz de olmamalı, projenin her aşamasına göre de yoğunluğu ayarlanmalıdır. Sağlık-NET’in
şuan bulunduğu dönem doğum-sonrası dönem gibidir. Hastalıklara çok açık, kendi
ayakları üzerinde duramayan, sürekli ilgi ve bakıma muhtaç… Üstelik bu
dönemdeki genel gidişat, Sağlık-NET’in bundan sonraki hayatını da yakından
ilgilendirecektir. Sağlık-NET henüz
AHBS’nin başardığı gibi henüz kendi müşterisini bulamamıştır. Ticaretteki
“alıcısı olmayan mal haraptır” kaidesi, burada da geçerlidir ve eğer Sağlık-NET
Bakanlıkta ve sahada alıcılarını bulmadan bir süre daha bu seyirde devam
ederse, korkarım harap olacaktır. Bu nedenle bu konuya özel bir vurgu yapma
ihtiyacı hissediyorum.
Bu
köşedeki yazılarımda, sağlık bilişimi kültürü ve projeleri hakkında doğru ve
yanlışları tespitler etmeye ve eldeki bilimsel ve tecrübî bilgiler ışığında
çözüm önerileri sunmaya gayret ettim. Hem AHBS’de hem de Sağlık-NET’te önemli
derecede emeği geçen birisi olarak, Sağlık-NET’in içinde bulunduğu durağanlığa dair
birkaç çözüm yolu sunmayı bir vefâ borcu olarak görüyorum. Çok kıymetli Bakanlık
yöneticilerine şunları ifade etmek istiyorum:
Sağlık
kurumlarımız, 2003 öncesinde devlet hastaneleri için Bakanlık tarafından ortak
bir Hastane Bilgi Yönetim Sistemi (HBYS) Geliştirme projesi nedeniyle uzunca
bir zaman bilişimle tanışamadı. Bu proje başarılı olsaydı, belki çok iyi bir
noktada da olabilirdik. Ancak bir şekilde rafa kaldırıldı ve devlet hastanelerinin
bilişimle tanışması en az 5 yıl gecikti. Bugün devlet hastanelerinde HBYS
kullanım oranı %100’dür. Aile hekimliğine geçen illerimizde de AHBS (veya
muadili) kullanım oranı %100’dür. Bugünden
sonra Türkiye sağlık sektörünün “bilişimsiz” bir geleceği söz konusu değildir,
elde edilen kazanımlardan geri dönüş düşünülemez. Ancak şu sıralar bir
duraklama döneminin olduğu da ortadadır. Bununla birlikte ülkemizde hükumetlerin eski tabirle seçim sath-ı mahalline girdikten sonra işlerin
yavaşladığı da bir gerçektir. O halde her ne yapılacaksa çok fazla bir zaman
kalmamıştır. Öyleyse mevcut şartlarda bu kısa dönemi yeni bir sıçrama yapmak
için kullanmak mümkün müdür? Evet, kesinlikle mümkündür, yeter ki inanalım ve
doğru parçaları bir araya getirelim. Önereceğim yol haritasını kısaca
açıklayayım: Kâğıt bildirim sisteminin kullanıldığı birinci basamak sağlık
kurumlarında AHBS önemli bir kırılma noktasıydı ve bu başarıldı. Bu başarının sırrı, yönetimin AHBS’yi iş
süreçlerinin bir parçası haline getirmesiydi. Sonrası kendiliğinden geldi. Sağlık-NET’in
kabul görmesi de bu şekilde olacaktır. Üstelik bunu sağlamak için çok da uygun
bir zemin var, Global Bütçeleme! Global Bütçeleme, Sağlık Bakanlığının parayı nereye
ve nasıl dağıtacağına ölçülebilir kriterlere göre karar vermesini gerektiriyor,
ki bu kolay olmayacak. Her nasıl olursa olsun, Bakanlık bu konuda bilişim
çözümlerine sarılacak. Sağlık-NET’in hastanelerden topladığı verilerse
yeterince kapsamlı, üstelik üretildiği yerden toplanan ham veriler. Şöyle bir
mukayese yapalım: İçeriği eski SSK mantığı ile hazırlanmış MEDULA’da toplam yaklaşık
10 kadar bildirim kabul ettiğini[1],
Bakanlığın ödeme değil de “elektronik sağlık kaydı” perspektifinden bakarak
geliştirdiği Sağlık-NET’te ise 41 bildirim bulunduğunu söylersek, kapsam
hakkında bir fikir vermiş oluruz sanırım. Dolayısıyla Bakanlığın elinde
Sağlık-NET’i yönetimin ve iş süreçlerinin bir parçası haline getirmek için önemli
bir argümanı var.
Çözüm
yolu bununla da bitmiyor. Türkiye’de aile hekimliğinin kabul görmesinden sonra,
aile hekimliği sisteminin bel kemiği olan Toplum Sağlığı Merkezlerinin (TSM)
önemi konusunda farkındalık arttı. Uzun
zamandır ikinci planda tutulan TSM’ler artık AHBS gibi kendileri için de bir
program istiyorlar. Yerel sağlık yönetimi, bilişimi yönetimlerinin
merkezine oturtmak için sabırsızlıkla bekliyorlar. Bakanlığın, AHBS ile
Sağlık-NET’i entegre ederken, TSM’ler için de bir çözüm geliştirip devreye
almayı planladığını, ancak bunun da beklemede kaldığını biliyoruz. Şimdi TSM uygulamasını da raftan indirip
Sağlık-NET için yapılacak sıçramanın bir parçası haline getirmenin zamanı
geldi. Çünkü Sağlık-NET’in esas gayesi, Medula gibi sahadan bütçeleme amaçlı
veri toplamak değil, birinci basamakla 2. ve 3. Basamağı birbiriyle entegre
etmekti. AHBS, TSM-BS ve Sağlık-NET’in birlikte oluşturacağı sinerji,
Türkiye’yi AB ülkeleri arasında erişilmesi zor bir yere taşıyacaktır. Bu
üçlüye, 2010 yılında pilotu yapılacak olan Merkezi Hastane Randevu Sistemi
(MHRS) de (rüşdünü ispat ettikten sonra) eklenirse eşi olmayan bir sağlık
bilişimi altyapısına sahip olduk demektir! Böyle bir yapı, sadece sağlık
idarecilerinin elinin altında vazgeçilmez bir yönetim aracı olmayacak,
sokaktaki vatandaşın da işini kolaylaştıracak, beğenisini kazanacaktır. Bugün
bile vatandaş “neden hastanedeki muayene bilgilerim cep telefonuma mail olarak
gönderilmiyor?” demeye başladı. Çok değil, bundan 2-3 yıl sonra bu gibi
beklentiler toplumda önemli bir kamuoyu oluşturacaktır. Yani bu alana yatırım
yapmak için yeterli siyasi neden de mevcut.
Sonuç
olarak Sağlık-NET’te, hem yöneticilerin kafasında ‘net’leşmeyi, hem de ülke
çapında yaygınlaşan bir ‘net’work olmayı bekliyor. Bu işi başladığımız gibi
bitirelim, arkasını getirelim.
[1] İlker KÖSE, Nihat AKPINAR, Murat GÜREL,
Yakup ARSLAN, Hakan ÖZER, Nihat YURT, Yıldıray KABAK, Prof. Dr. Asuman DOĞAÇ,
“Turkey’s National Health Information System (NHIS)” e-Challenges 2008,
Stokholm, Sweden
[2] Yildiray KABAK, Prof. Dr. Asuman DOĞAÇ,
İlker KÖSE, Nihat AKPINAR, Murat GÜREL, Yakup ARSLAN, Hakan ÖZER, Dr. Nihat
YURT, Ahmet ÖZÇAM, “The Use of HL7 CDA in the National Health Information
System (NHIS) of Turkey”, IHIC 2008, Greece
[3] Sağlık-NET Project in Turkey and HL7 v3
Implementation, K. Turhan, B. Kurt, and
E. Uzun, Proceedings Of World Academy Of Science, Engineering And Technology
Volume 34 October 2008
[4] Understandable Logical Design
Specifications for HL7 CDA Interoperability, Tim Benson, Ayşegül Avcı, Fatih
Boy, Şeref Arıkan, Alp Timurhan Çevik, MedInfo World Congree, 2007, London, England
[1] Bu bildirimler, Hak Sahipliği ve Sözleşme
Doğrulama, Reçete, Tetkik ve Sevk Bildirimi, Ödeme Sorgusu, Ödeme Durum
Kontrol, Fatura Bilgisi Kayıt, Rapor Bilgisi konularından ibarettir.